• kenburns1
    Konukevi,
  • kenburns1
    Mağusa’nın tarihi suriçi
  • kenburns1
    kentinin kalbinde
Lusignan House

Lüzinyan dönemine (14. yüzyılda) ait bir ev olan Lusignan House, Mağusa’nın tarihi suriçi kentinin kalbinde, konforlu ve dinlendirici bir konaklama sağlamaktadır. Konukevi, modern ve tarihi özellikleri harmanlayarak restore edilmiştir.

Templar House

Templar House, zarif bir şekilde restore edilmiş olan ve Mağusa'nın tarihi meydanına sadece birkaç dakika uzaklıkta bulunan bir evdir. Rahat, huzurlu ve gerekli tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde donanımlı konukevi, önemli tarihi mekanlara yürüme mesafesindedir.

Blue Levant

Mavi Evimiz, Magusa'daki 2300 yıllık Eski Şehrin merkezinde tarihi bir sokakta yer almaktadır. Ev tüm tarihi binalara, eğlenceye ve alışveriş alanına 2 dakika yürüme mesafesindedir

Mağusa

Binlerce yıllık tarihi ile Mağusa, belki de sizi o günlere geri götürecek yapısı ve eserleri ile Ortaçağ’dan günümüze ulaşan ender örneklerden biridir. Mağusa’da ilk kez yerleşimin başladığı iki bin üç yüz (2300) yıl önceden bugüne kadar her zaman dilimine, döneme ve her çağa uygun yapılar hala daha dimdik ayakta durmaktadır. Bunların arasında dolaşmak, size mutlaka başka başka duygular yaşatacak ve zaman tünelinde sizleri geçmise götürecektir.


Milattan Önce 285 yılında, Kral Philadelphus, kız kardeşinin ve aynı zamanda eşinin adını koymuş ve 'Arsinoe' demiştir şimdiki Mağusa' ya. Buraya ve Kıbrıs'ın başka iki kentine daha! Mağusa, Lüzinyan Dönemine kadar da kurucusunun adıyla anılmıştır.


Bizanslılar, Latinler, Yunanlılar, Nasturiler, Maronitler, Süryaniler, Lüzinyanlar, Ceneviziler, Venedikliler, Osmanlıar, Türkler, İngilizler ve daha nicelerinin gelip geçtiği Mağusa, bu süreçlerde birçok değişik isimler de almıştır.


Arsinoe’den sonra Bizans Döneminde 'kuma gömülmüş’ anlamını taşıyan, 'Ammohostos' olmuştur. Frenkler ‘Famagusta’ ya da 'Famagosta derken, belki de bir önceki isminden de esinlenmiş olabilirler.


1500’lü yıllarda on bir küsur farklı dil (Latince, Italyanca, İngilizce, Ermenice, Süryanice, Maronitçe, Makedonca, Arnavutça, Grek, Fildiși, Antik Mısır ve Mısır, Hint dilleri) konuşulmuş; değişik ırk ve medeniyetten, on binden fazla insan yaşamıştır burada...


1571'de Osmanlı ile kent tüm gayri müslimlerden arındırılmış, 1735 yılında büyük bir deprem yaşamış ve çok kültürlü bir kent olma özelliğini tamamen yitirmiştir. Nüfusu 1800'lü yılların ortasında üç yüze kadar inmiştir. Birçok binası harabe olmuş, halkı et tüketemeyen, sıtma ve trahom gibi hastalıkarla boğuşan fakir bir halk haline gelmiştir.


"Kumda Saklı" kentimiz bu yıllarda Filistin bölgesindeki Akka kenti ile beraber önemli sürgün kentlerinden biri olmuştur. Gerçekten de kumtaşlarından yapılı bu kent, hala daha kum fırtınalarından da kurtulamamıştır aslında...


Buraya ünlü sürgünler gelmiştir. Hırsızı, katili de gelmiş, şairi de...


Namık Kemal, Mağusa’da üç yılın geçirmiştir. O da kentimize "Magosa" demiştir. Her ne kadar Mağusalılar "Magosa" ismini benimsememişler ise de Türkiye’de bu isim kabul görmüştür.


1878’te Osmanlı adayı içindeki halkla bir-likte, yani bizlerle beraber İngilize kiralamıştır. Daha doğrusu tahsis etmiştir. Bunun karşılığında da İngiltere,Osmanlı Hükümeti’ne her yıl yirmi iki bin dokuz yüzotuz altı (22936) mese, yani doksan iki bin yedi yüz doksan dokuz (92799) sterlin, on bir (11) şilin ve üç(3) peni ödemeyi kabul etmiştir.


Bu tarihten sonra, kente gayri müslimlerin girmesi serbest bırakılmıştır. Kent tekrar ayağa kalkmıştır. Liman, İngiliz Sömürge İdaresi tarafından gözden geçirilip büyütülmüştür. 1905 yılında kurulan demiryolları ile Mağusa ciddi oranda ihracat ve ithalat yapılan bir liman kenti olmuş, bölgenin çekim merkezi haline gelmesiyle, suriçi nüfusu da gittikçe artmıştır.


1955 yılında Ada’da yaşayan iki toplumun birbirine düşürülmesi sonucunda o yıllardan sonra Mağusa, ikinci kez gayri müslimlere kapanmış ve Suriçi’nde yaşayan birçok Kıbrıslı Rum kentten dışlanmıştır. Asırlar öncesi gittikleri yere, yani Maraş’a gitmişler yine. Orayı cennete çevirdikleri ve adına Maraş (Varoşa) dedikleri bu yeni Mağusa, her yıl on binlerce turistin çekim merkezi olurken, bizler Suriçi’nde yaşamaya devam etmişiz.


Sonrasında 1974 yaşanmış, Maraş boşalmış, Mağusa Suriçi ise, kale dışındaki sokaklara nüfus kaybetmiştir. Kentin deniz ve sahille buluştuğu kısmı olan Maraş'in boşaltılıp hayalet kente bürünmesiyle beraber kent tek kanatlı kuş gibi kalmıştır.


Fakat her şeye rağmen, Suriçi’nin gizemi hep korunmus, yüzyıllar boyunca. Asırlar önce yapılan bu muhteşem yapılara, hala daha ellerinizle dokunabilmeniz, geçmişe dalıp, asırlar öncesine yolculuk yapmanız ve geçmişte kaybolmanız da mümkündür.


Dr. Okan DAĞLI

KONUKLARIMIZ NE DEDİ?

Dr. Okan DAĞLI

1964'te Mağusa’da dünyaya geldim. Tıp eğitimi için yaşamımın11 yılını İstanbul'da geçirdim. 1995 yılından beri aktif doktor olarak çalışmaktayım. Mesleğime sadece milletvekili olduğum 2003-2009 yılları arasında ara vermiştim. 1998-2002 yılları arasında Mağusa Belediyesi meclisi üyesiydim. 2010 yılında Mağusa'daki bir grup arkadaşımla birlikte Mağusa İnsiyatifini kurdum.

Bu kente aşığım. Mağusa hakkında birkaç kitabım var. Onlara buradan ulaşabilirisiniz.

Seyhatinizin planlanması ve organizasyonu ile ilgili yardım

Mağusa / Kıbrıs’la ilgili tatilinizi planlamak ve organize etmek oldukça zor olabilir. Dolayısıyla, nereye giderseniz gidin, yolculuğunuzdan rahatça keyif almanız için size memnuniyetle bilgi verebiliriz. Her zaman bizimle iletişim kurabilirsiniz.